III. civic

Bir ordudaki en kıdemli kimseye ne denir? Paşa! İşte tuning dünyasında en çok tutulan otomobil Civic’in paşası Türkiye’nin en eski ve en çok satan tuning dergisinin sayfalarına konuk oluyor. İstanbul Park görüntüleri eşliğinde, karşınızda dünyada bile eşine rastlanmayacak Paşa Tuning Civic Si.
Tüm Türkiye’nin gelmiş geçmiş en ünlü modifiyeli otomobili sayılabilecek bu Civic’in bizim açımızdan yeri bambaşka. Öyle bir hikaye anlatacağım ki size, neler çektiğimizi, mimarı ve sahibi Paşa Tuning Levent’in neler çektiğini, bu otomobilin üzerinde ne emekler olduğunu tüm ayrıntılarıyla öğreneceksiniz. Hatta yeter artık, bitsin diyeceksiniz.
Ya 2005’in Nisan başı ya da sonlarıydı. Ofiste çalışıyorduk, olağan olarak telefon çaldı. Banaydı telefon, diğer ucunda “Ben Paşa Tuning Levent” ile başlayan bir cümleyle başladı dialoğumuz. O zamana kadar ismini çok duymuştum, fakat tanışma fırsatımız nedense hiç olmamıştı Levent’le. “Gelin” dedi “bir otomobil hazırlıyorum, konuşalım”. Biz de tabi, Levent bu, bomba bir araç çıkar diyerek, soluğu aldık Paşa Tuning’te. Dükkandan içeri girince tabi doğal olarak fiber tozları altında, tüm içi ve motoru sökülmüş halde yatan otomobili görünce biraz tebessüm, biraz da hayal kırıklığıyla bakakaldık bir otomobile bir Levent’e. Yeni satın almış, Mayıs 27’sindeki Tuning Fuarı için hazırlıyordu Civic Si’ı. “Siz” dedi “ona bakmayın” ve Civic’in bitim eskizlerini gösterdi. O kağıt parçasına çizilmiş otomobil gibi olacaksa gerçekten bomba olabilirdi, fakat fuara bir ay kadar bir süre vardı. Bir otomobilin fiber atölyesine giriş ve çıkışı arasında geçen zamanı çok iyi bildiğimden, “sen otomobili gözle görünür hale getir, sonra konuşalım” diyerek ve kolay gelsinlerin olabilecek en büyüğünü söyleyerek oradan ayrıldık. Sonra birkaç kez daha aradı Levent. Ben de işlerin yoğunluğundan telefonlara cevap veremez haldeydim, konuşamadık. Sonra telefonlar kesildi doğal olarak.
Aradan bir ay geçmişti. Fuar zamanı gelmiş çatmıştı. Biz fuara katılmadığımızdan sadece ziyaretçi olarak gitmiştik tüm kadro. Açık söylemek gerekirse, daha doğrusu itiraf etmek gerekirse, hayatımın en büyük hayal kırıklığı ve şaşkınlıklarından birini 27 Mayıs 2005’te yaşadım. Pembe-mor rengiyle, o kağıt parçaşındaki otomobil, çizim halinden çok daha alımlı bir şekilde karşımda duruyordu. Tabiri caizse dumur olmuştuk tüm Tuning Türkiye ailesi olarak. Açıkçası sırf Levent’in zafer bakışlarıyla karşılaşmamak için kılı kırk yardım tüm gün boyunca.


Şok halinde geçen birkaç aydan sonra, bir gün telefonum çaldı, ekranında “Paşa Levent Calling” yazısıyla. Utana sıkıla cevap verdim, “Gel konuşalım, anlatacaklarım var” dedi. Tabi yine hemen koştum yanına. Otomobili fuara yetiştirebilmek için neler yaşadıklarını, artık son ince işçiliklerin birkaçını fuar alanında yapmış olduğunu, fuarın geri dönüşünden hiç memnun olmadığını ve otomobilini Tuning Türkiye’nin kapağında görmek istediğinden söz etti. Bana iş hayatımın en büyük hayal kırıklığını yaşatan Levent, bu kez de en mutlu anlarımdan birini yaşatıyordu. “Fakat” dedi, “hemen değil, bazı değişiklikler yapacağım”. Ben de, ne zaman olursa diyerek ayrıldım oradan. O günden sonra Paşa Tuning’ten birçok otomobil çıkardık.
Fakat hem Levent’in hem de bizim esas arzumuz Si’ı kapağımızda görmekti. Bu bekleyiş bir yılı geçti. Otomobil bu sırada birçok kez revizyona uğradı. İlk önce arka koltukların yerinde Iasca’da fırtınalar estiren desibel canavarı Cadence’in yer sallayan subwoofer’ları yer alıyordu, onlar söküldü. Daha sonra 3 ay kadar LSD kapıların gelmesi ve montajı sürdü. Bu sırada Levent, otomobilini caddede kullandığından ufak tefek çizikler ve çatlaklar oluştu, bunların revize edilmesi ve boyanması gerekiyordu. Bu sırada bir de stop farının altına gizli olan otomobilin benzin depo kapağı, kullanışsız olduğundan tekrar yana alındı. Burada Peugeot GTI’ların şık ve sportif kapağı kullanıldı. Planlara göre otomobilin içi de açık bir renge boyanacak, bu sayede daha canlı bir iç mekana sahip olunacaktı. O yapılacak, bu eksik derken, Levent’in de yoğun işlerinden dolayı otomobilin tamamlanması ertelendikçe ertelendi. Ta ki 2006 Tuning Show’da tekrar standdaki yerini alması gündeme gelinceye kadar. Civic’in başına neler gelmedi ki.
Boyanması gereken yerler, hazır boyanacakken, Civic’in renginin değişmesine de karar verildi. Lamborghini’nin efsanevi sedefli sarısı bu iş için uygun görüldü. Japon Drift otomobillerin çok yarıklı kaputu, Levent’in ve Erdal ustanın ellerinde yaratılarak Civic’in kaputuna adapte edildi. Bu sırada benim cep telefonuma sürekli Levent’ten resimli multimedya mesajları yağıyor tabi. Bir gün kaputun fotoğrafı, birgün değişik renginin derken bir gün bir baktım bizim Civic ilginç gözlerle bana bakıyor. Ne farı olduğunu tahmin ederek, fakat pek de inanmayarak Levent’e telefon ettim, aldığım cevap düşündüğümün ta kendisiydi: 2006 model Corvette C6! Evet, dünyada herhalde ilktir bir Civic’e Corvette farının takıldığı. Neyse, şu gördüğünüz haliyle kahramanımız 2006 Tuning Show’da Wheel Tuning’in standını süsleyen, fuarın en ilgi çekici iki aracından biriydi. Birini zaten geçen ay gördünüz  Fuarda her ne kadar biz yer almasak da fuarın en baba iki aracını biz tüm Türkiye’ye tanıtıyoruz.
Fotoğraflardan da gördüğünüz üzere, bu Civic’in dünyada bile eşine rastlamak zor. Özel yapım ön tampon ve içleri araç rengine boyanmış Corvette farları, çok yarıklı kaputla mükemmel bir uyum içinde. Bu sırada, her ne kadar arkası kadar olmasa da şişirilmiş ön çamurluklar da dikkati çekmiyor değil. Bursa X-Treme Tuning tarafından ithal edilmiş olan mücevher kıvamındaki 18 inç’lik Lexani’lere gözünü kaptıran bir daha alamıyor. Nam Amortisör, nam-ı diğer Namiştain tarafından inşa edilmiş coilover sistemi otomobili istediğiniz kadar alçaltmanızı sağlıyor. Yukarı doğru açılan kapıların kapı kulpunun bulunmaması bu kadar ayrıntı arasında pek dikkat çekmezken, kapıdan başlayan ve marşpiyeyle birleşerek arka çamurluğu oluşturan hatlar bence otomobilin en çok dikkat çeken işçiliklerinden. Arka çamurlukların oldukça şişik olması, Si’ı arkadan o kadar geniş gösteriyor ki, neredeyse 1.5 kat uzunluğunda birtampon ancak kurtarabiliyor. Sağ ve soldaki hava çıkışlarından bakan çiftli egzoz ağızları ve ortada konumlanmış Ferrari stili diffüzör, arka tamponun ayrıntıları. Plakalığın ve stop yuvalarının doldurulmuş olması, düz bir bagaj stili oluşturmuş. Bu da tamamen heykel hamuruyla işlenerek üretilmiş özel LED’li stoplarla gerçek bir uyum sağlıyor. Daha önce boynuz şeklinde olan bagaj üstü spoylerin ortasına sonradan gerçek spoyler görevi görecek bir parça monte edilmiş. Tüm bu genel görünüme ek olarak Alfa 156 aynaları, Civic’e farklı bir hava katıyor.
Otomobilin içi de dışı kadar iddialı. Ön konsol sökülerek içinin kaplı olduğu çok açık kahverengi döşemenin rengine boyanmış. Havalandırma ızgarası gibi küçük bölmelerse koyu kahverengiye. Bunun yanında tüm taban ve tavan döşemesi de bizzat ince işçilikle yeniden yaratılmış. İçeride kullanılan çoğu malzeme Monza imzalı. Monza yarış koltukları sökülerek aynı renk deriyle kaplanmış. Direksiyon, devir saati, vites topuzu, el freni, pedallar ve diğer göstergelerin tümü Monza’dan. Kapı da aynen yeniden şekillenerek 3’er takım komponent’e ev sahipliği yapacak duruma getirilmiş. Kapılar, açma kolları olmadığından elektrikli olarak ya uzaktan kumandayla ya da içeriye yerleştirilmiş butonlarla açılıyor. Tüm bu elektrik aksamı ve müzik sistemi WMC garajda oluşturulmuş. WMC garajın sahibi Volkan’ın özel çalışmasıyla, şiddetli ve kaliteli sesin usta markalarından Cadence ürünleri hem sese hem de göze hitap edecek şekilde yerleştirilmiş. 2 adet 30 cm’lik WB-122 kodlu subwoofer bagajı doldurmaya yetmiş. Bunları besleyen 2 adet Z-7000 amfi, komponentleri çıldırtan 2 adet Z-4000’le birlikte basların altına konumlandırılmış. Ahtapot kollarını andıran bir sistemle subwooferların arasından bir LCD ekran çıkıyor. Çiftli açılan bagaj kapağınaysa Cadence’in US-6K komponentleri sığdırılmış. 3 adet CAP1-DR kapasitörle desteklenen sistemin ana ünitesiyse Pioneer’in DVD de oynatabilen AVH-P6600DVD modeli.
Tüm iç ve dış görsel şovdan, CRM Performance’tan Suat ve Eyüp’ün otomobilin motoruyla ilgilenilmeye fazla vakitleri kalmamış. Üst kapak ve emme manifoldu işlenerek otomobilin üzerindeki ağırlıkları dengeleyecek bir performans sağlanmış. Honda’ların klasiği hava filtresi K&N imzalı. Tabi şimdilik! CRM’nin bu otomobilde daha çalışacağı çok zaman olacak gibi. CRM’yi ve Suat’ı birazcık tanıyorsam, bu otomobil ancak bir iki ay daha atmosferik kalır.



HONDA CIVIC 1.6 SI

Model
1993

Motor
1590 cc, 4 silindir, DOHC, 16V

Maksimum Güç
130 HP 5500 d/d

Maksimum Tork
143 Nm 5700 d/d

Maksimum Hız
212 km/s

0/100 km/s
8.9 sn

Ağırlık
975 kg





Modifiye Listesi

Motor
K&N hava filtresi
Özel yapım egzoz
Özel yapım son susturucular

Süspansiyon
Özel yapım coilover
OMP kule gergisi

Lastik / Jant
18 inç Lexani
225/40 R18 Kumho Ecsta 712 Özel yapım spacer

Dış Kısım
Paşa Tuning body-kit
Paşa Tuning kaput
Paşa Tuning kanat
LSD kapılar
Corvette Z06 farları
Paşa Tuning LED’li stop
Peugeot 206 GTI depo kapağı
Alfa 156 ayna Lazer camlar

İç Mekan
Monza koluklar
Monza devir saati
Auto Gauge basınç saati
Auto Gauge volt göstergesi
Monza direksiyon
Monza vites topuzu
Monza pedal seti
Monza el freni
Monza paspas
Konsol boyama Halı ve tavan kaplama

Müzik Sistemi
Pioneer AVH-P6600DVD ana ünite
2 x Cadence WB-122 30 cm subwoofer
3 x Cadence ZX-6KIT komponent
1 x Cadence US-6K komponent
2 x Cadence Z-4000 amfi
2 x Cadence Z-7000 amfi 3 x Cadence CAP1-DR kapasitör

resimleri beğendiyseniz üstüne 1 kere tıklayıp kayıt edebilirsiniz
(( bu dier yaptıklarım içinde geçerlidir ))